4 Mart 2017 Cumartesi

Gözlüğün Tarihçesi

Gözlüğün Tarihçesi – İlk Gözlük Ne Zaman İcat Edildi?

Gözlüğün tarihine kısa bir yolculuğa hazır mısınız?
 

İlk gözlük 1280'de Armati adında bir italyan fizikçi tarafından icat edildi. Bu gözlük, cisimleri büyüterek kolayca görülmelerini sağlayan bir çift dışbükey mercekten oluşmaktaydı.
1730'da Edward Scarlett sabit gözlük sapını yaptı. Böylece Gözlük icat edildikten 350 yıl sonra yüzün ortasına düşmeden tutturulabildi. Gözlük sapları kafalara göre ayarlanabildiği için burnun üstünde daha az ağırlık oluyordu ve düşmesi de önlenebiliyordu.
Güneş gözlüğünün icadı da oldukça ilginçtir. İlk güneş gözlüğü ise 1430'da Çinliler tarafından kullanıldı. Ateşte dumanın isi ile karartılan bu gözlükler, görme kusurlarını düzeltmek için değildi. Ayrıca Güneşten de korumuyordu. Çinliler bazı yerlerde bunlara mahkemeler de dâhil gözleri görünmesin diye bu yola başvurmuştu. Göz ifadelerinden düşünceleri belli etmeyen bu koyu renkli gözlükleri kullanıyorlardı. Daha sonraki yıllarda İtalya'dan Çin'e numaralı gözlükler getirildi ancak Çinliler bunların çoğunu yine iste kararttılar.
İlk gözlükçü dükkânı ise Francis Mc Allister tarafından Philadelphia'da 1783 yılında açıldı. Gözlükçü dükkânındaki gözlükleri bir sepetin içine dolduruyor ve müşteriler de buradan tek tek deneyerek gözlerine uygun geleni seçip alıyordu.

3 Mart 2017 Cuma

Kediler nasıl hayvanlardır?


Kedi merakı giderilemez bir hayvandır
Kedinin doğal merakı, yaşadığı ortamı algılamaya başladığı andan itibaren ortaya çıkar. Sürekli olarak en belirsiz hareketleri, en hafif sesleri bile araştırmak ister. Sadece bir gözü ve bir kulağı ile uyuduğu söylenir. Bunun dışında yeni nesneleri ve yeni yerleri de araştırır. 

Dikkat! Merakı onun için tehlikeli sonuçlar doğurabilir, özellikle evin içinde.
Kedi kusursuz bir denge uzmanıdır
Müstesna bir denge duyusu ile donatılmış olan kedi, en tehlikeli durumlarla bile baş edebilecek, gibi görünür. Dengesini korumak için kuyruğundan yararlanır. Bir kedinin her zaman dört ayağı üzerine düştüğü söylenir, çünkü son derece kısa bir süre içinde beyni ona düşmekte olduğunu söyler. Yine de, belirli bir yükseklikten sonra kazalar oluşabilir ve sonuçları da çok ağır olabilir. Eğer bir apartmanda oturuyorsanız, kediniz ip cambazlarını taklit etmeye bayılsa da, pencere kenarlarında dolaşmasına izin vermeyin.
Kedi son derece bağımsızdır
Bunu herkes bilir: kedi bağımsız bir hayvandır. Sadece kendi kafasına göre yaşar, uyuyacağı ya da dinleneceği yeri kendi seçer, kendi istemedikçe okşanmasına izin vermez. Üstelik pek itaatkar da değildir. Bu bağımsızlık kedinin karakterindedir. Ama kediler sahiplerine ve yaşadıkları ortama son derece bağlıdır. Kediler, yeni bir eve taşınıldığında veya sahipleri değiştiğinde çok sarsılırlar.Özellikle bazı kedi ırkları sahiplerine aşırı derecede bağlıdır ve ona "köpek-kedi" denir.
Kedi gelişmiş bir cinsel içgüdüye sahiptir
Dişi ve erkek kedilerin cinsel faaliyetleri mevsimseldir. İlkbaharın başları ve sonlarında çok yoğundur ve yaz ile sonbahar boyunca devam edip kışın durulur. Cinsel davranışlar ergenlik döneminde oluşur (6 ila 8 aylıkken, erkeklerde biraz daha geç olabilir). 

Apartmanlarda yaşayan dişi kediler, doğada serbestçe yasayanlara göre daha az kızgınlık yaşar. Bu dönem sırasında, feronem denilen ve erkek kedilerin algıladığı kimyasal maddeler salgılarlar. Bunun dışında garip biçimde miyavlarlar ve sırt üstü yuvarlanırlar. Dişi bir kedi pek çok erkek kediyi çağırabilir ve onlar da çiftleşebilmek için birbirleri ile savaşmak zorunda kalırlar. Aralarında yalnızca bir tanesi, yani kazanan onunla çiftleşmeye hak kazanır.
Oyun kedinin yaşamında son derece önemli bir unsurdur
Kediler her yaşta oyun oynar. Bu, sağlığının yerinde olduğunun da bir işarettir. Sizin türlü oyun çağrılarınıza severek katılırlar ve bir kaç kedi bir arada yaşıyorsa birbirleri ile de oynarlar. 

Ayakları üzerinde durmayı öğrendikleri andan itibaren, yavru kediler oyun oynamaya başlar.Üç haftalık olduklarında, birbirlerine tırmanarak, saldırarak üstünlüğü ele geçirmeye çalışırlar. Tüm bu saldırın oyunlarını anne göz ucuyla izler ve aşırılığa kaçılmamasına dikkat eder. 

Bir aylık olduklarında yavrular avcı davranışları göstermeye başlar: avcı içgüdüleri uyanır. Koşar, zıplar, bir top ile oynar, nesneleri elleri ile yakalar ve onu bırakmak istemezler. 

Yetişkin olunca kedi daha az oynar, sakinleşir, ama tüm yaşamı boyunca bir oyuncu olarak kalır. Özellikle bazı ırklar. Oyun, kedi ile sahibi arasındaki ilişkinin sağlığı için önemlidir. Bunun dışında, olabildiğince çok oynaması için onu cesaretlendirmelisiniz, ki fiziksel ve psikolojik sağlığını koruyabilsin.
Kedi bedeni ile konuşur
Tabii ki miyavlamaları vardır, ama onlara dikkat ettiğinizde, kedinizin son derece hassas ve zengin ifade yöntemlerine sahip olduğunu göreceksiniz. 

Kulaklarına bakın: kulakları size kedinizin o anki duygularını söyler. Onları hafif öne doğru çevirmişse, güven içinde olduğunu belirtir. Aksine, bir ses ile dikkat kesilmişse, kulaklarını arkaya çevirir. Eğer korkuyor ve savunma halinde ise de, kulaklarını arkaya yatırır. 

Kuyruğunu hafif hareketlerle sallıyorsa, bu öfkeli olduğu anlamına gelmez. Ama eğer kuyruğu hızla sallanıyorsa, bu öfke ya da korku belirtiyor, olabilir. Dostça duygular içindeyse, kuyruğunu rahat bırakır. Öfke halinde, kuyruğu karnına doğru bir yarım daire oluşturur ve öfkeli bir miyavlama sesi çıkartır. 

Tükürür ya da tıslarsa, öfkelendiğindendir. Tırnaklarını çıkartırsa, artık saldırıya hazır demektir. 

Sevgisini göstermek için, burnu ya da elleri ile size hafifçe dokunur, burnunu şefkatle üzerinize sürter, bacaklarınıza sürünür ve mırıldanır.
Kedi doğuştan temizdir
Kedi, temizliği için uzun saatler harcar. Belirli bölgeleri üzerinde durarak düzenli biçimde bedenini yalar. Ellerini tükürüğü ile ıslatıp yumuşak bir biçimde yüzünü ve başını temizler. Kulaklarının arkasını da temizlemeye özen gösterir. Dişleri ile tüy kıtıklarını ayıklayabilir. Parmak aralarındaki bölgeleri de temizler. 

Yavru kedi, yaklaşık üç haftalık olduğunda temizlik yapmaya başlar. Anne de yavrularını temizlemek, onlara güven vermek için onları yalar. 

Kediniz temizlenmeyi bırakırsa, endişelenmeniz gerekir. Bu, veteriner hekiminize bildirmeniz gereken bir hastalığın ilk işareti olabilir. Kedinin temizliği, çok küçük yaşta aldığı tuvalet terbiyesi ile de kendini gösterir. Yavru kedinizi mümkün olduğunca çok ve düzenli olarak tuvalet kutusuna götürün.
Kedi bölgesel bir hayvandır.
Bölgesini belirler ve üç bölüme ayırır. 

Birinci bölüm, uyuduğu yerdir ve kimse asla bu bölgeye giremez. Bu, kedinin kendisini tehlikede hissettiği veya rahatsız edilmek istemediği zamanlarda çekildiği bir yerdir. 

İkinci bölüm, kedinin yaşadığı yerdir. (apartman veya bahçeli ev) Bu başka kediler veya insanlarla paylaştığı, ama yabancılara karşı da son derece şiddetle savunduğu bir bölgedir. 

Son olarak üçüncü bölüm, av, tanışma ve üreme bölgesidir. Burası, kedinin saldırganlığının en üst düzeye ulaştığı yerdir. Bu bölümün boyutları değişebilir. Eğer kedi yalnızca apartman içinde yaşamışsa, bu üçüncü bölüm hiç olmayabilir. Ama tersine bazı kediler bu bölüme öylesine bir önem verebilirler ki, sürekli saldırganlık halinde yaşarlar.
Kedi bölgesini işaretler
Bölgenin işaretlenmesi, kedinin toplumsal yaşamında büyük önem taşır. Kediler, bölgelerini farklı yöntemlerle işaretleyebilirler, işaretlemeye yarayan bilgiler, görsel veya kokularla olabilir. 

Bu işaretleme, bölgesine girebilecek yabancıları geri çevirmeye yarar. Bir tür uyarıdır, ama girişi engellemez. İşaretleri, belirli yerleri tırmalayarak bırakır, genellikle, ağaçların altları, eşyaların ayaklan veya kapıların altları. Bunun dışında tüm bedenini de, kokusunu bırakmak için belirli yerlere sürtebilir. 

Duvarlara, eşyalara veya nesnelere bıraktığı idrar işaretleri ise tüm erkek kedilerde, dişilerde olduğundan daha sık ve daha önemlidir, kızgınlıktaki bazı dişi kedilerde bunu yapsa bile.
Kedi bölgesini korur
Bölgenin korunması, kısırlaştırılmış erkek kedilerde diğerlerine göre çok daha zayıf bir dürtüdür. Mutlaka kavgaya dönüşmesi gerekmez. Çoğu zaman, daha üstün olan kedi diğerini saldırgan tutumu ve şiddetli miyavlamaları ile ürkütür. 

Eğer kedinin bölgesi, yaşadığı apartman dairesi ise, değişik 'yabancılara', yani insanlar veya başka hayvanlara karşı da korunabilir.
Kediler aralarında hiyerarşik bir düzen oluştururlar
Bir yavru gurubunda, çok kısa bir sürede diğerlerinden daha üstün olan yavruları fark edebilirsiniz. Bir arada yasayan birkaç kedi, birinin üstünlüğü altında diğerlerinin ona boyun eğdiği toplumsal bir düzen oluştururlar. Oluşturulan bu hiyerarşi zaman zaman değişebilir ve bazen üstün olan kedi bir süre için bir diğerinin boyunduruğu altına girebilir. Üstün olan kediler her zaman diğerlerinden önce yemek yer. Kısırlaştırılmış kediler, genelde boyun eğenlerdir. Kızgınlıktaki dişi bir kedi,etrafında dönen erkek kedilere hükmeder.
Kedi miyavlamaları ile kendini ifade eder
Kedi, istediklerini anlatabilmek için miyavlamasını değiştirmeyi çok iyi bilir. Herhangi bir şey istemek için, yumuşak ama inatçı bir ses tonu seçer. Daha derinden ve sık sık tekrarlanan bir ses ise sabırsızlığını belirtir, özellikle acıktığı zamanlarda. Onu okşadığınızda, mırıldanmaya dönüşen kesik sesler çıkartabilir ve bu şekilde memnuniyetini bildirir. Çığlığa benzer miyavlamalar çiftleşme veya kavga durumlarında kullanılır. Aynı zamanda korku da belirtebilirler. Bir dişiyi cezbede bilmek için, erkek kedi sabırsız bir şekilde miyavlar. Ama eğer miyavlama daha ciddi, daha öfkeli bir şekle dönüşürse, kedi, kurtulmak istediği bir yabancı ile karşı karşıya, demektir. Yavru kediler, ancak 6 ila 8 aydan sonra miyavlamak konusunda ustalaşırlar.
Kedi tatlı tatlı mırıldanır
Mırıldanmalar, kedinin içinde bulunduğu durumdan duyduğu memnuniyeti ifade eder. 

Yavruyken annesinin memesinde iken veya annesi tarafından yalanırken mırıldanır. Yavru annesine muhtaçtır; yetişkin olduğunda sahibine muhtaç olur. Mırıldanma, kedinin bir şey istediğini de ifade edebilir. Örneğin, karnının doyması gibi hoş bir anı da takip edebilir veya uyumak için rahat bir yere çekildiğinde de duyulabilir. Sahibi onu kucağına alıp okşadığında. devam etmesini istediğini belirtmek için de mırıldanabilir. Sahibi eve döndüğü zaman, hoş geldin anlamında da mırıldanabilir. Ama mırıldanma aynı zamanda bir hastalık sırasında, kedi acı çektiğinde, veteriner hekimde veya ölmesinden hemen önce de duyulabilir.
Kedi zamanını uyuyarak gecirir
Kedi, yaşamının % 70'ini uyuyarak geçirir. Bu, onun en başlıca faaliyetidir. Uyandığında müthiş bir enerji harcar. Bunun için de çok uykuya ihtiyacı vardır. Uyumak için tek bir yer seçmez; tam tersine, uyku yerini arzusuna, güneşin durumuna, odanın sıcaklığına göre değiştirmekten hoşlanır. Hafif bir kestirme için, karın üstü yatar, ama daha derin bir uyku için çekildiğinde, yan yatar. Sırt üstü de yuvarlanabilir. Kedi, çok kolay uyur, ama bazen sanki heyecanlanır. Hafifçe kıpırdanır ve daha hızlı solumaya başlar. Endişelenmeyin: yalnızca rüya görüyordur.
Kedinin olağanüstü bir yön bulma duyusu vardır
Yön bulma duyusu, altıncı duyu mu? Kedi, yolunu kaybetmeden pek çok kilometre yol alıp, yola çıkış noktasına geri dönebilir. Kuşkusuz, geri dönmesini sağlayan şaşırtıcı bir görsel hafızaya sahip. Yine de, sahiplerine geri dönebilmek için öylesine uzak yolları nasıl bulabildiğini açıklamak çok güç.
Kedi de yaşlanır
Yaşlılık, on yaşına doğru başlar. Kedi daha sakindir, daha çok uyur, daha yavaş hareket eder. Sanki rolantide yaşamaya başlamıştır. Yemek konusunda ise çok daha kaprisli olur. iştahı kesilir. Temizliğine daha az özen gösterir ve çok daha az yıkanır. Yaşlı kedinize, dinlenmek için geri çekilebileceği çok sessiz bir yer ayarlayın. Temizliğinde, tüylerinde oluşabileceği kıtıkları bir makasla keserek yardımcı olun ve düzenli olarak veteriner hekiminize götürün.
Kaynak zeytirburnu veteriner kliniği.

Very sexy


Gece yemek yemenin faydalari


Şimdi duyacaklarınızın size çok ilginç geleceğine eminiz. Bazı gıdaları geç saatlerde tüketmeniz kilo vermenize yardımcı olduğu gibi, forma girme konusunda hedeflerinize ulaşmada ilerlemenizi hızlandırabilir. Fizyolojik gerçek şu ki akşamları saat sekiz veya dokuzdan sonra vücudunuzda normalden farklı bir olay yaşanmıyor. İnsanlar, genellikle geceleri günlük yaşantısından daha az aktiftir, bu da daha az kalori yakılması anlamına gelir. Buna ek olarak, zengin akşam yemeği mönüsü size gereken kaloriden daha fazlasını almanıza sebebiyet verebilen bir zaman aralığındadır.
Normalden daha fazla kalori alımının en büyük sebeplerinden birisi ise yemek yerken televizyon izlemek gibi görünüyor. Çünkü televizyon izlerken, genellikle yediklerimize dikkat etmeyiz. Her ne kadar sağlıklı gıdalar ile beslenseniz de kendinizi kaptırdığınız bir televizyon programı farkında olmadan normalden daha fazla kalori almanıza yol açabilir.
2011 yılında beslenme ve kalori alımı kontrolü ile ilgili yayınlanan bir çalışmada, normalden daha fazla kalori alınmasının yemek yerken televizyon izlemek ile alakalı olduğunu göstermekte. Geç saatlerde yemek, doğru koşullar altında yanlış bir davranış değildir. Kötü olarak görülmesinin altında yatan sebep ise dikkat edilmeden ve farkında olunmadan alınan fazla kalorilerdir.
Geç saatlerde yemek yerken bile kilo vermenize olanak sağlayacak stratejileri ve yaptığınız egzersizlerden daha fazla verim alma yöntemleri...
1. Akşam Yemeğinde Düşük Glisemik Besinler Tercih Ederek Kan Şekerini Kontrol Altına Alabilirsiniz
Güne iyi başlamanın yolu sadece iyi bir gece uykusu değil, iyi bir uykudan önce akşam yemeğinde tercih edilen gıdalardır. Amerikan Klinik Beslenme Dergisi'nde yayınlanan bir çalışmada; akşam yenilen yemeklerin, sabah yaptığımız kahvaltıları ve öğlen yediğimiz yemekleri bile etkileyebileceğini göstermekte. Çalışma bulguları, akşam yemeğinde ve geç saatlerde yenilen yemeklerde düşük glisemik yiyecekleri tercih edenlerin, ertesi sabah daha iyi bir kahvaltı yaptığını ve kan şekeri seviyesinin düzenlenmesinin daha mümkün olduğunu göstermekte. Kan şekeri seviyesini kontrol altında tutmak sadece kilo kaybı konusunda değil, genel sağlığınız için de oldukça önemli bir unsurdur. Akşam yemeğinde mercimek, fasulye, tatlı patates ya da tavuk göğsü, yağsız et ve somon gibi yağsız protein ile en sevdiğiniz yeşil sebzelerin yenmesi, sabahları kan şekerinizin kontrol altında olmasına yardımcı olacaktır.
2. Geç Saatlerde Tüketilen Tüm Karbonhidratlar Yağ Olarak Geri Dönmüyor
Egzersiz yaparken tükettiğiniz yiyeceklere göre vücudunuz değişiklikler gösterir. Bu değişiklikler, egzersiz sonrası kaslarınızı daha fazla karbonhidrat ile güçlendirebileceğiniz anlamına geliyor. Bu durum karbonhidratın alınma saatiyle de ilgili fakat birçok kişi geç saatlerde alınan karbonhidratın yağ olarak depolanacağı korkusuyla karbonhidrat tüketiminden kaçınmakta. 45 dakikalık bir egzersiz sonrası, kasların daha güçlü olması açısından beslenme öncelikleri ve tercih edilen besinler oldukça önem taşımaktadır. Ayrıca, gün içerisinde egzersiz yaptıktan sonra karbonhidrat alımının atlanmaması gerekir. Bu tarz egzersizlere başlamak için kendinizi hazır hissettiğinizde, kaslarınız için enerji depolayan, yakıt görevi gören tatlı patates ve muz gibi karbonhidratları tüketmekte fayda var.
3. Geç Saatlerde Karbonhidrat Tüketmek Açlık Kontrolünde Yardımcı Olabilir
Yapılan bir çalışmada, gece karbonhidrat tüketmenin gün boyunca iştahınızı kontrol altında tutmanıza yardımcı olabileceği belirtiliyor. 2011 yılında "Obezite ve Beslenme, Metabolizma ve Kalp Damar Hastalıkları" ile ilgili 63 obez kadın ve erkek ile 2 ayrı diyet grubu oluşturuldu. İlk diyet grubunun planında gün boyunca alınan karbonhidrat miktarı, ikinci diyet grubun planında ise akşam yemeğinde alınan karbonhidrat miktarı araştırıldı. Çalışma sonucundaki bulgular, akşam yemeğinde karbonhidrat alanların açlığını kontrol altına alma konusunda hormonal değişiklikler yaşadıklarını gösterdi. Açlığı kontrol altına alma yeteneği, uzun süreli kilo kaybı başarısında önemli bir stratejidir.
4. Yatmadan Önce Protein Almak Uyku Esnasında Kaslarınızın Gelişmesine Yardımcı Olabilir
Yatmadan önce yemek yeme hakkındaki diğer bir efsane ise eğer yatmadan yemek yer ve ardından uyursanız, tüketilen gıdaların sindirilemeyeceği yönündedir. Bu durum, şehir efsanesi olmaktan öteye gidemeyecek olan bir söylemdir. Çünkü uyuduğunuzda vücudunuzun fonksiyonları durmaz, kalbiniz kan pompalamaya ve ciğerlerinize oksijen girmeye devam eder. Bununla birlikte yatmadan önce yemek yeme, kaslı bir vücuda sahip olma çabalarınıza yardımcı olabilir.
Vücut geliştirme uzmanları, siz uyurken kaslarınızın gelişmesine yardımcı olmak için yatmadan önce süt, peynir, yoğurt ve protein tozu gibi kazein protein* açısından zengin gıdalar da dahil bu tarz yiyecek ve besin takviyelerini tavsiye etmektedir.
*kazein protein: Sütten izole edilen bir protein türüdür.

Örgü teknikleri


Tığ işi örgü teknikleri (resimli anlatımlı)


Aşağıda tığ işi örgü tekniklerinin yapılışlarıyla ilgili şema bulunmakta resmimizi büyüterek aşamaları görebilirsiniz  ;

Tığ işi zincir çekme , sık iğne yapılışı , trabzan yapılışı ,ikili trabzan yapılışı , üçlü trabzan yapılışı
Tığ işi zincir çekme , sık iğne yapılışı , trabzan yapılışı , ikili trabzan yapılışı , üçlü trabzan yapılışı

Tığ ile zincir nasıl çekilir ?
Tığ ile zincir çekme yapılışı : Resimde ki gibi ip ile oluşturduğumuz yuvarlaktan şişimize ip dolayıp çıkma , dolayıp çıkma şeklinde olur.
Tığ ile sık iğne nasıl yapılır ?
Tığ ile sık iğne yapılışı : İpimizi şekildeki gibi ilmeğe batırıp ip doluyoruz ve tek seferde iki ilmektende çıkıyoruz.
Tığ ile trabzan nasıl yapılır ?
Tığ ile trabzan yapılışı : İlmeğimize batmadan önce tığımıza ip doluyoruz batıyoruz tekrar ip doluyoruz ve çıkıyoruz.(Tığımızda 3 ilmek olmalı).Daha sonra ise tığımıza ip dolayıp tek seferde tüm ilmeklerden çıkıyoruz.
Tığ ile ikili trabzan  nasıl yapılır ?
Tığ ile ikili trabzan yapılışı : İlmeğimize batmadan önce tığımıza ip doluyoruz batıyoruz tekrar ip doluyoruz ve çıkıyoruz.(Tığımızda 3 ilmek olmalı) Daha sonra tığımıza ip doluyoruz ve ilmekteki üç ipimizin önce ikisinden sonra hepsinden çıkıyoruz.
Tığ ile üçlü trabzan nasıl yapılır ?
Tığ ile üçlü trabzan yapılışı : İlmeğimize batmadan önce tığımıza iki defa ip doluyoruz batıyoruz tekrar ip doluyoruz ve çıkıyoruz.(Tığımızda 4 ilmek olmalı ).Daha sonra ise tığımıza yine ip dolayı 4 ilmeğin önce ikisinden (tığımızda üç ilmek olacak.) sonra diğer ikisinden Bu işlem sonunda tığımızda bu kez iki ilmek olacak.En sonda son iki ilmeğimizden çıkıyoruz.

2 Mart 2017 Perşembe

Durduk yere burun kanaması




Burun kanamalarına tıp dilinde epistaksis de denir. Her yıl toplumun %5-10’unda aktif olarak burun kanaması görülür. Kanma bir iki damla kan ile sınırlı olabileceği gibi çok nadir de olsa hayatı tehdit edebilecek kadar ciddi olabilir. Bu nedenle dikkat edilmesinde fayda vardır.
epistaksis
Burun kanamasının en sık görülen sebeplerinden biri de burnunu karıştırmaktır.

Burun Kanamasının Nedenleri

Burun kanamasının en sık nedenleri bireyin yaşına göre değişebilir. Ama aşağıda kabaca burun kanamasının nedenlerini liste halinde sunacağım. Burun kanamasının çocuklarda en sık nedenleri burna yabancı cisim kaçması ve burun karıştırma hareketi iken yaşlılarda ise hipertansiyondur.

Burnun normal fizyolojisini bozarak damar hasarına sebep olarak kanama yapan nedenler:

  • Burun içi iltihapları
  • Buruna gelen darbeler
  • Burun karıştırmaları
  • Buruna sokulan yabancı cisimler
  • Burun içi ve sinüs tümörleri
  • Burun kemik kıkırdak eğriliği (septum deviasyonu)
  • Alerjik nedenler
  • Mevsimsel nedenler
  • Damarsal hastalıklar (Anevrizma gibi..)
  • Ağır egzersizler

Sistemik nedenler:

Tahmin edeceğiniz üzere bu gruptaki nedenler bütün vücudu etkiler.
  • Yüksek tansiyon (Hipertansiyon)
  • Kan hastalıkları (Kanama-pıhtılaşma bozuklukları, lösemi vs.)
  • Barsak parazitleri
  • Hormonal bozukluklar
  • Hastaların % 10’unda neden bulunamaz
Uzmanlar burun kanamalarını iki gruba ayırmaktadırlar.
Ön burun kanamaları burun ön kısmından gelen kanamalardır. Ayakta duran yada oturan kişide burun deliğinden akan kanama şeklinde kendini gösterir. Arka burun kanamaları ise burun arkasından olan kanamadır. Bu durumda kanama genize doğrudur. Otururken veya ayakta dururken bile kanama boğaza doğru olur. Hasta sırt üstü yattığında ön kanama bile olsa her iki yönde kanama olabilecektir.
Arka burun kanamalarının tanınması oldukça önemlidir. Bu kanama tipi bir uzmanın takibini gerektirmektedir. Arka kanamalar çoğunlukla yaşlı kişilerde görülür. Bu hasta grubu genellikle yüksek kan basıncı (tansiyon) olan kişiler yada travma geçirmiş kişilerdir. Burun kanamaları çocuk yaş grubunda genellikle ön kanama tipinde olmaktadır. Kuru hava veya kış aylarında görülen kabuklanmalar kanamaya neden olmaktadır. Bundan korunmak için nemlendirici bir kremi burun orta bölmesine parmak ucu ile sürmek faydalı olacaktır.
Bu amaçla vaselin gibi kremler kullanılabilir. Günde üç defa kullanılması önerilir. Ancak gece yatmadan önce sürülmesi yeterlidir.
Burun kanaması sık tekrarlıyorsa doktorunuza görünmenin faydası vardır.

Burun kanaması varsa neler yapılmalı?

  • Burun ucundaki yumuşak kısmı başparmağınızla diğer iki parmağınız arasına alınız.
  • Burnu parmakla sıkıştırılmış olarak yüzünüze doğru bastırın.
  • Başınızı kalbinizden daha yüksek tutmaya dikkat ediniz.
  • Baş öne meyilli ve dik olarak oturunuz, beş dakika böyle bekleyiniz.
  • Burun ve yanağınıza buz tatbik ediniz. (Bir plastik torba içine buz doldurarak)
  • Tansiyon kontrolü yapınız.

Kanama durduktan sonra tekrar kanama gerçekleşmemesi için neler yapılmalı?

  • Sümkürmemeye dikkat ediniz.
  • Yerden ağır bir şey kaldırmak ya da buna benzer zorlayıcı hareketler yapmayınız.
  • Başınızı mutlaka göğsünüzden daha yukarda tutmaya çalışınız.
  • Arka burun kanamalarının tanınması oldukça önemlidir. Bu kanama tipi bir uzmanın takibini gerektirmektedir.
  • Kanama durmuyor veya yeniden kanamaya eğilim gösteriyorsa,
  • Kanama nedeniyle yorgunluk ve halsizlik hissediliyorsa,
  • Kanamanız burun önüne kanamadan çok boğaz arkasına doğru oluyorsa Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanına başvurunuz.

Tekrar kanama olursa neler yapmalı?

  • Burun içindeki tüm pıhtıları sümkürerek temizleyiniz.
  • 3, 4 defa her iki burun deliğine dekonjestan burun spreyi sıkınız.
  • Tekrar en baştaki  gibi buruna baskı yaparak sıkınız.
  • Kanama devam ederse doktorunuzu arayınız.
Özellikle şiddetli burun kanamalarında genellikle ilk yapılan iş, sebebine bakılmaksızın kanamanın durdurulmasıdır. Kanama durdurulduktan sonra sebebi konusunda bazı araştırmalar yapılmalıdır. Sebebin araştırılmasında yapılması gereken ilk şey hastanın muayenesidir. Birçok kez muayene ile sebep anlaşılır. Şüphelenilen sebebe göre hekim tarafından ayrıntılı tetkikler yapılır.

Burun kanamaları nasıl tedavi edilir?

Birçok burun kanaması kendiliğinden ya da hastanın burun ucunu tutması ve soğuk uygulaması ile durur. Ancak bu şekilde durmayan kanamalar doktor müdahalesini gerektirir. Hastaya yapılan müdahaleler esnasında hastanın rahatlatılması önemli yer tutar. Özellikle yüksek tansiyonlu hastalarda daha da önem kazanır.
Kanamayı durdurmak için yapılabilecek müdahaleler şunlardır:
  • İlaç tedavisi
  • Kimyasal koterizasyon: Ucunda gümüş nitrat tomurcuğu olan bir çubukla kimyasal koterizasyon yapılabilir. Ancak kan hastalığı olan hastalarda etkili değildir.
  • Elektrokoterizasyon: Bu yöntem günümüzde endoskopik görüntü ile uygulanmaktadır.
  • Tampon konulması: Kanama diatezi olmaksızın koterizasyona yanıt vermeyen inatçı burun kanamalarında kanama odağına sponjel veya surgicel gibi lokal etkili ajanlar kullanılabilir. Bununla kontrol edilemeyen kanamalarda ön veya arka burun tamponu uygulanabilir. Tampon olarak antibiyotikli kremler sürülmüş ve ortasında hastanın nefes almasını sağlayacak hava yolunun bulunduğu tamponlar daha uygundur.
  • Damarların bağlanması: Bu işlem bir ameliyattır ve hastanın hayatını tehdit edecek şiddette olan ve tampon konmasıyla durmayan kanamalarda kullanılır. Kanamanın yerine göre belirlenen damar bazen sinüs içinden bazen de boyun açılarak bağlanır.
  • Tanısal veya tedavi amaçlı anjiyografi veya embolizasyon yapılabilir.
  • Tekrarlayan burun kanamalarında, kanama noktasının ve altında yatan nedenin bulunması tedavi şeklini belirleyen ana unsurdur.

Ne zaman doktoru arayalım ya da acil servise başvuralım?

  • Eğer kanama durmuyorsa veya yeniden kanamaya eğilim gösteriyorsa
  • Eğer kanama nedeniyle yorgunluk ve halsizlik hissediliyorsa
  • Eğer kanamanız burun önüne kanamadan çok boğaz arkasına doğru oluyorsa

2017'nin renkleri



Pantone 2017’nin moda rengini belirledi. Rengi seçerken, “yaşadığımız dünyanın stresli ve gergin atmosferini” dikkate aldı.


Dünyadaki tüm renkleri bir araya toplayan Pantone şirketi, her yıl, yılın moda rengini açıklıyor. Pantone’ye göre 2017’nin rengi, yeşil.

Pantone Renk Enstitüsü’nün direktörü Leatrice Eiseman, Time’a yaptığı açıklamada, "Pantone nasıl bir dünyada yaşadığımızı biliyor: çok stresli ve çok gergin. Bu, umutlu olma rengidir” şeklinde konuştu.



Pantone geçen yıl rose quartz (pudra pembesi) ve serenity (gökyüzü mavisi) olmak üzere iki renk, önceki yıl ise marsala (bordo) rengini, yılın rengi olarak belirlemişti.

Pantone, daha önce yeşili seçmese de yeşile yakın renkler etrafında dolaşmıştı. 2003 yılında aqua sky (mavi tonu), 2005’te mavi turkuaz, 2010’da turkuaz ve 2013’te zümrüt renklerini belirlemişti.

İşte, yılın rengi yeşilin en güzel örneklerini taşıyan ünlüler...