4 Mart 2017 Cumartesi

Gözlüğün Tarihçesi

Gözlüğün Tarihçesi – İlk Gözlük Ne Zaman İcat Edildi?

Gözlüğün tarihine kısa bir yolculuğa hazır mısınız?
 

İlk gözlük 1280'de Armati adında bir italyan fizikçi tarafından icat edildi. Bu gözlük, cisimleri büyüterek kolayca görülmelerini sağlayan bir çift dışbükey mercekten oluşmaktaydı.
1730'da Edward Scarlett sabit gözlük sapını yaptı. Böylece Gözlük icat edildikten 350 yıl sonra yüzün ortasına düşmeden tutturulabildi. Gözlük sapları kafalara göre ayarlanabildiği için burnun üstünde daha az ağırlık oluyordu ve düşmesi de önlenebiliyordu.
Güneş gözlüğünün icadı da oldukça ilginçtir. İlk güneş gözlüğü ise 1430'da Çinliler tarafından kullanıldı. Ateşte dumanın isi ile karartılan bu gözlükler, görme kusurlarını düzeltmek için değildi. Ayrıca Güneşten de korumuyordu. Çinliler bazı yerlerde bunlara mahkemeler de dâhil gözleri görünmesin diye bu yola başvurmuştu. Göz ifadelerinden düşünceleri belli etmeyen bu koyu renkli gözlükleri kullanıyorlardı. Daha sonraki yıllarda İtalya'dan Çin'e numaralı gözlükler getirildi ancak Çinliler bunların çoğunu yine iste kararttılar.
İlk gözlükçü dükkânı ise Francis Mc Allister tarafından Philadelphia'da 1783 yılında açıldı. Gözlükçü dükkânındaki gözlükleri bir sepetin içine dolduruyor ve müşteriler de buradan tek tek deneyerek gözlerine uygun geleni seçip alıyordu.

3 Mart 2017 Cuma

Kediler nasıl hayvanlardır?


Kedi merakı giderilemez bir hayvandır
Kedinin doğal merakı, yaşadığı ortamı algılamaya başladığı andan itibaren ortaya çıkar. Sürekli olarak en belirsiz hareketleri, en hafif sesleri bile araştırmak ister. Sadece bir gözü ve bir kulağı ile uyuduğu söylenir. Bunun dışında yeni nesneleri ve yeni yerleri de araştırır. 

Dikkat! Merakı onun için tehlikeli sonuçlar doğurabilir, özellikle evin içinde.
Kedi kusursuz bir denge uzmanıdır
Müstesna bir denge duyusu ile donatılmış olan kedi, en tehlikeli durumlarla bile baş edebilecek, gibi görünür. Dengesini korumak için kuyruğundan yararlanır. Bir kedinin her zaman dört ayağı üzerine düştüğü söylenir, çünkü son derece kısa bir süre içinde beyni ona düşmekte olduğunu söyler. Yine de, belirli bir yükseklikten sonra kazalar oluşabilir ve sonuçları da çok ağır olabilir. Eğer bir apartmanda oturuyorsanız, kediniz ip cambazlarını taklit etmeye bayılsa da, pencere kenarlarında dolaşmasına izin vermeyin.
Kedi son derece bağımsızdır
Bunu herkes bilir: kedi bağımsız bir hayvandır. Sadece kendi kafasına göre yaşar, uyuyacağı ya da dinleneceği yeri kendi seçer, kendi istemedikçe okşanmasına izin vermez. Üstelik pek itaatkar da değildir. Bu bağımsızlık kedinin karakterindedir. Ama kediler sahiplerine ve yaşadıkları ortama son derece bağlıdır. Kediler, yeni bir eve taşınıldığında veya sahipleri değiştiğinde çok sarsılırlar.Özellikle bazı kedi ırkları sahiplerine aşırı derecede bağlıdır ve ona "köpek-kedi" denir.
Kedi gelişmiş bir cinsel içgüdüye sahiptir
Dişi ve erkek kedilerin cinsel faaliyetleri mevsimseldir. İlkbaharın başları ve sonlarında çok yoğundur ve yaz ile sonbahar boyunca devam edip kışın durulur. Cinsel davranışlar ergenlik döneminde oluşur (6 ila 8 aylıkken, erkeklerde biraz daha geç olabilir). 

Apartmanlarda yaşayan dişi kediler, doğada serbestçe yasayanlara göre daha az kızgınlık yaşar. Bu dönem sırasında, feronem denilen ve erkek kedilerin algıladığı kimyasal maddeler salgılarlar. Bunun dışında garip biçimde miyavlarlar ve sırt üstü yuvarlanırlar. Dişi bir kedi pek çok erkek kediyi çağırabilir ve onlar da çiftleşebilmek için birbirleri ile savaşmak zorunda kalırlar. Aralarında yalnızca bir tanesi, yani kazanan onunla çiftleşmeye hak kazanır.
Oyun kedinin yaşamında son derece önemli bir unsurdur
Kediler her yaşta oyun oynar. Bu, sağlığının yerinde olduğunun da bir işarettir. Sizin türlü oyun çağrılarınıza severek katılırlar ve bir kaç kedi bir arada yaşıyorsa birbirleri ile de oynarlar. 

Ayakları üzerinde durmayı öğrendikleri andan itibaren, yavru kediler oyun oynamaya başlar.Üç haftalık olduklarında, birbirlerine tırmanarak, saldırarak üstünlüğü ele geçirmeye çalışırlar. Tüm bu saldırın oyunlarını anne göz ucuyla izler ve aşırılığa kaçılmamasına dikkat eder. 

Bir aylık olduklarında yavrular avcı davranışları göstermeye başlar: avcı içgüdüleri uyanır. Koşar, zıplar, bir top ile oynar, nesneleri elleri ile yakalar ve onu bırakmak istemezler. 

Yetişkin olunca kedi daha az oynar, sakinleşir, ama tüm yaşamı boyunca bir oyuncu olarak kalır. Özellikle bazı ırklar. Oyun, kedi ile sahibi arasındaki ilişkinin sağlığı için önemlidir. Bunun dışında, olabildiğince çok oynaması için onu cesaretlendirmelisiniz, ki fiziksel ve psikolojik sağlığını koruyabilsin.
Kedi bedeni ile konuşur
Tabii ki miyavlamaları vardır, ama onlara dikkat ettiğinizde, kedinizin son derece hassas ve zengin ifade yöntemlerine sahip olduğunu göreceksiniz. 

Kulaklarına bakın: kulakları size kedinizin o anki duygularını söyler. Onları hafif öne doğru çevirmişse, güven içinde olduğunu belirtir. Aksine, bir ses ile dikkat kesilmişse, kulaklarını arkaya çevirir. Eğer korkuyor ve savunma halinde ise de, kulaklarını arkaya yatırır. 

Kuyruğunu hafif hareketlerle sallıyorsa, bu öfkeli olduğu anlamına gelmez. Ama eğer kuyruğu hızla sallanıyorsa, bu öfke ya da korku belirtiyor, olabilir. Dostça duygular içindeyse, kuyruğunu rahat bırakır. Öfke halinde, kuyruğu karnına doğru bir yarım daire oluşturur ve öfkeli bir miyavlama sesi çıkartır. 

Tükürür ya da tıslarsa, öfkelendiğindendir. Tırnaklarını çıkartırsa, artık saldırıya hazır demektir. 

Sevgisini göstermek için, burnu ya da elleri ile size hafifçe dokunur, burnunu şefkatle üzerinize sürter, bacaklarınıza sürünür ve mırıldanır.
Kedi doğuştan temizdir
Kedi, temizliği için uzun saatler harcar. Belirli bölgeleri üzerinde durarak düzenli biçimde bedenini yalar. Ellerini tükürüğü ile ıslatıp yumuşak bir biçimde yüzünü ve başını temizler. Kulaklarının arkasını da temizlemeye özen gösterir. Dişleri ile tüy kıtıklarını ayıklayabilir. Parmak aralarındaki bölgeleri de temizler. 

Yavru kedi, yaklaşık üç haftalık olduğunda temizlik yapmaya başlar. Anne de yavrularını temizlemek, onlara güven vermek için onları yalar. 

Kediniz temizlenmeyi bırakırsa, endişelenmeniz gerekir. Bu, veteriner hekiminize bildirmeniz gereken bir hastalığın ilk işareti olabilir. Kedinin temizliği, çok küçük yaşta aldığı tuvalet terbiyesi ile de kendini gösterir. Yavru kedinizi mümkün olduğunca çok ve düzenli olarak tuvalet kutusuna götürün.
Kedi bölgesel bir hayvandır.
Bölgesini belirler ve üç bölüme ayırır. 

Birinci bölüm, uyuduğu yerdir ve kimse asla bu bölgeye giremez. Bu, kedinin kendisini tehlikede hissettiği veya rahatsız edilmek istemediği zamanlarda çekildiği bir yerdir. 

İkinci bölüm, kedinin yaşadığı yerdir. (apartman veya bahçeli ev) Bu başka kediler veya insanlarla paylaştığı, ama yabancılara karşı da son derece şiddetle savunduğu bir bölgedir. 

Son olarak üçüncü bölüm, av, tanışma ve üreme bölgesidir. Burası, kedinin saldırganlığının en üst düzeye ulaştığı yerdir. Bu bölümün boyutları değişebilir. Eğer kedi yalnızca apartman içinde yaşamışsa, bu üçüncü bölüm hiç olmayabilir. Ama tersine bazı kediler bu bölüme öylesine bir önem verebilirler ki, sürekli saldırganlık halinde yaşarlar.
Kedi bölgesini işaretler
Bölgenin işaretlenmesi, kedinin toplumsal yaşamında büyük önem taşır. Kediler, bölgelerini farklı yöntemlerle işaretleyebilirler, işaretlemeye yarayan bilgiler, görsel veya kokularla olabilir. 

Bu işaretleme, bölgesine girebilecek yabancıları geri çevirmeye yarar. Bir tür uyarıdır, ama girişi engellemez. İşaretleri, belirli yerleri tırmalayarak bırakır, genellikle, ağaçların altları, eşyaların ayaklan veya kapıların altları. Bunun dışında tüm bedenini de, kokusunu bırakmak için belirli yerlere sürtebilir. 

Duvarlara, eşyalara veya nesnelere bıraktığı idrar işaretleri ise tüm erkek kedilerde, dişilerde olduğundan daha sık ve daha önemlidir, kızgınlıktaki bazı dişi kedilerde bunu yapsa bile.
Kedi bölgesini korur
Bölgenin korunması, kısırlaştırılmış erkek kedilerde diğerlerine göre çok daha zayıf bir dürtüdür. Mutlaka kavgaya dönüşmesi gerekmez. Çoğu zaman, daha üstün olan kedi diğerini saldırgan tutumu ve şiddetli miyavlamaları ile ürkütür. 

Eğer kedinin bölgesi, yaşadığı apartman dairesi ise, değişik 'yabancılara', yani insanlar veya başka hayvanlara karşı da korunabilir.
Kediler aralarında hiyerarşik bir düzen oluştururlar
Bir yavru gurubunda, çok kısa bir sürede diğerlerinden daha üstün olan yavruları fark edebilirsiniz. Bir arada yasayan birkaç kedi, birinin üstünlüğü altında diğerlerinin ona boyun eğdiği toplumsal bir düzen oluştururlar. Oluşturulan bu hiyerarşi zaman zaman değişebilir ve bazen üstün olan kedi bir süre için bir diğerinin boyunduruğu altına girebilir. Üstün olan kediler her zaman diğerlerinden önce yemek yer. Kısırlaştırılmış kediler, genelde boyun eğenlerdir. Kızgınlıktaki dişi bir kedi,etrafında dönen erkek kedilere hükmeder.
Kedi miyavlamaları ile kendini ifade eder
Kedi, istediklerini anlatabilmek için miyavlamasını değiştirmeyi çok iyi bilir. Herhangi bir şey istemek için, yumuşak ama inatçı bir ses tonu seçer. Daha derinden ve sık sık tekrarlanan bir ses ise sabırsızlığını belirtir, özellikle acıktığı zamanlarda. Onu okşadığınızda, mırıldanmaya dönüşen kesik sesler çıkartabilir ve bu şekilde memnuniyetini bildirir. Çığlığa benzer miyavlamalar çiftleşme veya kavga durumlarında kullanılır. Aynı zamanda korku da belirtebilirler. Bir dişiyi cezbede bilmek için, erkek kedi sabırsız bir şekilde miyavlar. Ama eğer miyavlama daha ciddi, daha öfkeli bir şekle dönüşürse, kedi, kurtulmak istediği bir yabancı ile karşı karşıya, demektir. Yavru kediler, ancak 6 ila 8 aydan sonra miyavlamak konusunda ustalaşırlar.
Kedi tatlı tatlı mırıldanır
Mırıldanmalar, kedinin içinde bulunduğu durumdan duyduğu memnuniyeti ifade eder. 

Yavruyken annesinin memesinde iken veya annesi tarafından yalanırken mırıldanır. Yavru annesine muhtaçtır; yetişkin olduğunda sahibine muhtaç olur. Mırıldanma, kedinin bir şey istediğini de ifade edebilir. Örneğin, karnının doyması gibi hoş bir anı da takip edebilir veya uyumak için rahat bir yere çekildiğinde de duyulabilir. Sahibi onu kucağına alıp okşadığında. devam etmesini istediğini belirtmek için de mırıldanabilir. Sahibi eve döndüğü zaman, hoş geldin anlamında da mırıldanabilir. Ama mırıldanma aynı zamanda bir hastalık sırasında, kedi acı çektiğinde, veteriner hekimde veya ölmesinden hemen önce de duyulabilir.
Kedi zamanını uyuyarak gecirir
Kedi, yaşamının % 70'ini uyuyarak geçirir. Bu, onun en başlıca faaliyetidir. Uyandığında müthiş bir enerji harcar. Bunun için de çok uykuya ihtiyacı vardır. Uyumak için tek bir yer seçmez; tam tersine, uyku yerini arzusuna, güneşin durumuna, odanın sıcaklığına göre değiştirmekten hoşlanır. Hafif bir kestirme için, karın üstü yatar, ama daha derin bir uyku için çekildiğinde, yan yatar. Sırt üstü de yuvarlanabilir. Kedi, çok kolay uyur, ama bazen sanki heyecanlanır. Hafifçe kıpırdanır ve daha hızlı solumaya başlar. Endişelenmeyin: yalnızca rüya görüyordur.
Kedinin olağanüstü bir yön bulma duyusu vardır
Yön bulma duyusu, altıncı duyu mu? Kedi, yolunu kaybetmeden pek çok kilometre yol alıp, yola çıkış noktasına geri dönebilir. Kuşkusuz, geri dönmesini sağlayan şaşırtıcı bir görsel hafızaya sahip. Yine de, sahiplerine geri dönebilmek için öylesine uzak yolları nasıl bulabildiğini açıklamak çok güç.
Kedi de yaşlanır
Yaşlılık, on yaşına doğru başlar. Kedi daha sakindir, daha çok uyur, daha yavaş hareket eder. Sanki rolantide yaşamaya başlamıştır. Yemek konusunda ise çok daha kaprisli olur. iştahı kesilir. Temizliğine daha az özen gösterir ve çok daha az yıkanır. Yaşlı kedinize, dinlenmek için geri çekilebileceği çok sessiz bir yer ayarlayın. Temizliğinde, tüylerinde oluşabileceği kıtıkları bir makasla keserek yardımcı olun ve düzenli olarak veteriner hekiminize götürün.
Kaynak zeytirburnu veteriner kliniği.

Very sexy


Gece yemek yemenin faydalari


Şimdi duyacaklarınızın size çok ilginç geleceğine eminiz. Bazı gıdaları geç saatlerde tüketmeniz kilo vermenize yardımcı olduğu gibi, forma girme konusunda hedeflerinize ulaşmada ilerlemenizi hızlandırabilir. Fizyolojik gerçek şu ki akşamları saat sekiz veya dokuzdan sonra vücudunuzda normalden farklı bir olay yaşanmıyor. İnsanlar, genellikle geceleri günlük yaşantısından daha az aktiftir, bu da daha az kalori yakılması anlamına gelir. Buna ek olarak, zengin akşam yemeği mönüsü size gereken kaloriden daha fazlasını almanıza sebebiyet verebilen bir zaman aralığındadır.
Normalden daha fazla kalori alımının en büyük sebeplerinden birisi ise yemek yerken televizyon izlemek gibi görünüyor. Çünkü televizyon izlerken, genellikle yediklerimize dikkat etmeyiz. Her ne kadar sağlıklı gıdalar ile beslenseniz de kendinizi kaptırdığınız bir televizyon programı farkında olmadan normalden daha fazla kalori almanıza yol açabilir.
2011 yılında beslenme ve kalori alımı kontrolü ile ilgili yayınlanan bir çalışmada, normalden daha fazla kalori alınmasının yemek yerken televizyon izlemek ile alakalı olduğunu göstermekte. Geç saatlerde yemek, doğru koşullar altında yanlış bir davranış değildir. Kötü olarak görülmesinin altında yatan sebep ise dikkat edilmeden ve farkında olunmadan alınan fazla kalorilerdir.
Geç saatlerde yemek yerken bile kilo vermenize olanak sağlayacak stratejileri ve yaptığınız egzersizlerden daha fazla verim alma yöntemleri...
1. Akşam Yemeğinde Düşük Glisemik Besinler Tercih Ederek Kan Şekerini Kontrol Altına Alabilirsiniz
Güne iyi başlamanın yolu sadece iyi bir gece uykusu değil, iyi bir uykudan önce akşam yemeğinde tercih edilen gıdalardır. Amerikan Klinik Beslenme Dergisi'nde yayınlanan bir çalışmada; akşam yenilen yemeklerin, sabah yaptığımız kahvaltıları ve öğlen yediğimiz yemekleri bile etkileyebileceğini göstermekte. Çalışma bulguları, akşam yemeğinde ve geç saatlerde yenilen yemeklerde düşük glisemik yiyecekleri tercih edenlerin, ertesi sabah daha iyi bir kahvaltı yaptığını ve kan şekeri seviyesinin düzenlenmesinin daha mümkün olduğunu göstermekte. Kan şekeri seviyesini kontrol altında tutmak sadece kilo kaybı konusunda değil, genel sağlığınız için de oldukça önemli bir unsurdur. Akşam yemeğinde mercimek, fasulye, tatlı patates ya da tavuk göğsü, yağsız et ve somon gibi yağsız protein ile en sevdiğiniz yeşil sebzelerin yenmesi, sabahları kan şekerinizin kontrol altında olmasına yardımcı olacaktır.
2. Geç Saatlerde Tüketilen Tüm Karbonhidratlar Yağ Olarak Geri Dönmüyor
Egzersiz yaparken tükettiğiniz yiyeceklere göre vücudunuz değişiklikler gösterir. Bu değişiklikler, egzersiz sonrası kaslarınızı daha fazla karbonhidrat ile güçlendirebileceğiniz anlamına geliyor. Bu durum karbonhidratın alınma saatiyle de ilgili fakat birçok kişi geç saatlerde alınan karbonhidratın yağ olarak depolanacağı korkusuyla karbonhidrat tüketiminden kaçınmakta. 45 dakikalık bir egzersiz sonrası, kasların daha güçlü olması açısından beslenme öncelikleri ve tercih edilen besinler oldukça önem taşımaktadır. Ayrıca, gün içerisinde egzersiz yaptıktan sonra karbonhidrat alımının atlanmaması gerekir. Bu tarz egzersizlere başlamak için kendinizi hazır hissettiğinizde, kaslarınız için enerji depolayan, yakıt görevi gören tatlı patates ve muz gibi karbonhidratları tüketmekte fayda var.
3. Geç Saatlerde Karbonhidrat Tüketmek Açlık Kontrolünde Yardımcı Olabilir
Yapılan bir çalışmada, gece karbonhidrat tüketmenin gün boyunca iştahınızı kontrol altında tutmanıza yardımcı olabileceği belirtiliyor. 2011 yılında "Obezite ve Beslenme, Metabolizma ve Kalp Damar Hastalıkları" ile ilgili 63 obez kadın ve erkek ile 2 ayrı diyet grubu oluşturuldu. İlk diyet grubunun planında gün boyunca alınan karbonhidrat miktarı, ikinci diyet grubun planında ise akşam yemeğinde alınan karbonhidrat miktarı araştırıldı. Çalışma sonucundaki bulgular, akşam yemeğinde karbonhidrat alanların açlığını kontrol altına alma konusunda hormonal değişiklikler yaşadıklarını gösterdi. Açlığı kontrol altına alma yeteneği, uzun süreli kilo kaybı başarısında önemli bir stratejidir.
4. Yatmadan Önce Protein Almak Uyku Esnasında Kaslarınızın Gelişmesine Yardımcı Olabilir
Yatmadan önce yemek yeme hakkındaki diğer bir efsane ise eğer yatmadan yemek yer ve ardından uyursanız, tüketilen gıdaların sindirilemeyeceği yönündedir. Bu durum, şehir efsanesi olmaktan öteye gidemeyecek olan bir söylemdir. Çünkü uyuduğunuzda vücudunuzun fonksiyonları durmaz, kalbiniz kan pompalamaya ve ciğerlerinize oksijen girmeye devam eder. Bununla birlikte yatmadan önce yemek yeme, kaslı bir vücuda sahip olma çabalarınıza yardımcı olabilir.
Vücut geliştirme uzmanları, siz uyurken kaslarınızın gelişmesine yardımcı olmak için yatmadan önce süt, peynir, yoğurt ve protein tozu gibi kazein protein* açısından zengin gıdalar da dahil bu tarz yiyecek ve besin takviyelerini tavsiye etmektedir.
*kazein protein: Sütten izole edilen bir protein türüdür.

Örgü teknikleri


Tığ işi örgü teknikleri (resimli anlatımlı)


Aşağıda tığ işi örgü tekniklerinin yapılışlarıyla ilgili şema bulunmakta resmimizi büyüterek aşamaları görebilirsiniz  ;

Tığ işi zincir çekme , sık iğne yapılışı , trabzan yapılışı ,ikili trabzan yapılışı , üçlü trabzan yapılışı
Tığ işi zincir çekme , sık iğne yapılışı , trabzan yapılışı , ikili trabzan yapılışı , üçlü trabzan yapılışı

Tığ ile zincir nasıl çekilir ?
Tığ ile zincir çekme yapılışı : Resimde ki gibi ip ile oluşturduğumuz yuvarlaktan şişimize ip dolayıp çıkma , dolayıp çıkma şeklinde olur.
Tığ ile sık iğne nasıl yapılır ?
Tığ ile sık iğne yapılışı : İpimizi şekildeki gibi ilmeğe batırıp ip doluyoruz ve tek seferde iki ilmektende çıkıyoruz.
Tığ ile trabzan nasıl yapılır ?
Tığ ile trabzan yapılışı : İlmeğimize batmadan önce tığımıza ip doluyoruz batıyoruz tekrar ip doluyoruz ve çıkıyoruz.(Tığımızda 3 ilmek olmalı).Daha sonra ise tığımıza ip dolayıp tek seferde tüm ilmeklerden çıkıyoruz.
Tığ ile ikili trabzan  nasıl yapılır ?
Tığ ile ikili trabzan yapılışı : İlmeğimize batmadan önce tığımıza ip doluyoruz batıyoruz tekrar ip doluyoruz ve çıkıyoruz.(Tığımızda 3 ilmek olmalı) Daha sonra tığımıza ip doluyoruz ve ilmekteki üç ipimizin önce ikisinden sonra hepsinden çıkıyoruz.
Tığ ile üçlü trabzan nasıl yapılır ?
Tığ ile üçlü trabzan yapılışı : İlmeğimize batmadan önce tığımıza iki defa ip doluyoruz batıyoruz tekrar ip doluyoruz ve çıkıyoruz.(Tığımızda 4 ilmek olmalı ).Daha sonra ise tığımıza yine ip dolayı 4 ilmeğin önce ikisinden (tığımızda üç ilmek olacak.) sonra diğer ikisinden Bu işlem sonunda tığımızda bu kez iki ilmek olacak.En sonda son iki ilmeğimizden çıkıyoruz.

2 Mart 2017 Perşembe

Durduk yere burun kanaması




Burun kanamalarına tıp dilinde epistaksis de denir. Her yıl toplumun %5-10’unda aktif olarak burun kanaması görülür. Kanma bir iki damla kan ile sınırlı olabileceği gibi çok nadir de olsa hayatı tehdit edebilecek kadar ciddi olabilir. Bu nedenle dikkat edilmesinde fayda vardır.
epistaksis
Burun kanamasının en sık görülen sebeplerinden biri de burnunu karıştırmaktır.

Burun Kanamasının Nedenleri

Burun kanamasının en sık nedenleri bireyin yaşına göre değişebilir. Ama aşağıda kabaca burun kanamasının nedenlerini liste halinde sunacağım. Burun kanamasının çocuklarda en sık nedenleri burna yabancı cisim kaçması ve burun karıştırma hareketi iken yaşlılarda ise hipertansiyondur.

Burnun normal fizyolojisini bozarak damar hasarına sebep olarak kanama yapan nedenler:

  • Burun içi iltihapları
  • Buruna gelen darbeler
  • Burun karıştırmaları
  • Buruna sokulan yabancı cisimler
  • Burun içi ve sinüs tümörleri
  • Burun kemik kıkırdak eğriliği (septum deviasyonu)
  • Alerjik nedenler
  • Mevsimsel nedenler
  • Damarsal hastalıklar (Anevrizma gibi..)
  • Ağır egzersizler

Sistemik nedenler:

Tahmin edeceğiniz üzere bu gruptaki nedenler bütün vücudu etkiler.
  • Yüksek tansiyon (Hipertansiyon)
  • Kan hastalıkları (Kanama-pıhtılaşma bozuklukları, lösemi vs.)
  • Barsak parazitleri
  • Hormonal bozukluklar
  • Hastaların % 10’unda neden bulunamaz
Uzmanlar burun kanamalarını iki gruba ayırmaktadırlar.
Ön burun kanamaları burun ön kısmından gelen kanamalardır. Ayakta duran yada oturan kişide burun deliğinden akan kanama şeklinde kendini gösterir. Arka burun kanamaları ise burun arkasından olan kanamadır. Bu durumda kanama genize doğrudur. Otururken veya ayakta dururken bile kanama boğaza doğru olur. Hasta sırt üstü yattığında ön kanama bile olsa her iki yönde kanama olabilecektir.
Arka burun kanamalarının tanınması oldukça önemlidir. Bu kanama tipi bir uzmanın takibini gerektirmektedir. Arka kanamalar çoğunlukla yaşlı kişilerde görülür. Bu hasta grubu genellikle yüksek kan basıncı (tansiyon) olan kişiler yada travma geçirmiş kişilerdir. Burun kanamaları çocuk yaş grubunda genellikle ön kanama tipinde olmaktadır. Kuru hava veya kış aylarında görülen kabuklanmalar kanamaya neden olmaktadır. Bundan korunmak için nemlendirici bir kremi burun orta bölmesine parmak ucu ile sürmek faydalı olacaktır.
Bu amaçla vaselin gibi kremler kullanılabilir. Günde üç defa kullanılması önerilir. Ancak gece yatmadan önce sürülmesi yeterlidir.
Burun kanaması sık tekrarlıyorsa doktorunuza görünmenin faydası vardır.

Burun kanaması varsa neler yapılmalı?

  • Burun ucundaki yumuşak kısmı başparmağınızla diğer iki parmağınız arasına alınız.
  • Burnu parmakla sıkıştırılmış olarak yüzünüze doğru bastırın.
  • Başınızı kalbinizden daha yüksek tutmaya dikkat ediniz.
  • Baş öne meyilli ve dik olarak oturunuz, beş dakika böyle bekleyiniz.
  • Burun ve yanağınıza buz tatbik ediniz. (Bir plastik torba içine buz doldurarak)
  • Tansiyon kontrolü yapınız.

Kanama durduktan sonra tekrar kanama gerçekleşmemesi için neler yapılmalı?

  • Sümkürmemeye dikkat ediniz.
  • Yerden ağır bir şey kaldırmak ya da buna benzer zorlayıcı hareketler yapmayınız.
  • Başınızı mutlaka göğsünüzden daha yukarda tutmaya çalışınız.
  • Arka burun kanamalarının tanınması oldukça önemlidir. Bu kanama tipi bir uzmanın takibini gerektirmektedir.
  • Kanama durmuyor veya yeniden kanamaya eğilim gösteriyorsa,
  • Kanama nedeniyle yorgunluk ve halsizlik hissediliyorsa,
  • Kanamanız burun önüne kanamadan çok boğaz arkasına doğru oluyorsa Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanına başvurunuz.

Tekrar kanama olursa neler yapmalı?

  • Burun içindeki tüm pıhtıları sümkürerek temizleyiniz.
  • 3, 4 defa her iki burun deliğine dekonjestan burun spreyi sıkınız.
  • Tekrar en baştaki  gibi buruna baskı yaparak sıkınız.
  • Kanama devam ederse doktorunuzu arayınız.
Özellikle şiddetli burun kanamalarında genellikle ilk yapılan iş, sebebine bakılmaksızın kanamanın durdurulmasıdır. Kanama durdurulduktan sonra sebebi konusunda bazı araştırmalar yapılmalıdır. Sebebin araştırılmasında yapılması gereken ilk şey hastanın muayenesidir. Birçok kez muayene ile sebep anlaşılır. Şüphelenilen sebebe göre hekim tarafından ayrıntılı tetkikler yapılır.

Burun kanamaları nasıl tedavi edilir?

Birçok burun kanaması kendiliğinden ya da hastanın burun ucunu tutması ve soğuk uygulaması ile durur. Ancak bu şekilde durmayan kanamalar doktor müdahalesini gerektirir. Hastaya yapılan müdahaleler esnasında hastanın rahatlatılması önemli yer tutar. Özellikle yüksek tansiyonlu hastalarda daha da önem kazanır.
Kanamayı durdurmak için yapılabilecek müdahaleler şunlardır:
  • İlaç tedavisi
  • Kimyasal koterizasyon: Ucunda gümüş nitrat tomurcuğu olan bir çubukla kimyasal koterizasyon yapılabilir. Ancak kan hastalığı olan hastalarda etkili değildir.
  • Elektrokoterizasyon: Bu yöntem günümüzde endoskopik görüntü ile uygulanmaktadır.
  • Tampon konulması: Kanama diatezi olmaksızın koterizasyona yanıt vermeyen inatçı burun kanamalarında kanama odağına sponjel veya surgicel gibi lokal etkili ajanlar kullanılabilir. Bununla kontrol edilemeyen kanamalarda ön veya arka burun tamponu uygulanabilir. Tampon olarak antibiyotikli kremler sürülmüş ve ortasında hastanın nefes almasını sağlayacak hava yolunun bulunduğu tamponlar daha uygundur.
  • Damarların bağlanması: Bu işlem bir ameliyattır ve hastanın hayatını tehdit edecek şiddette olan ve tampon konmasıyla durmayan kanamalarda kullanılır. Kanamanın yerine göre belirlenen damar bazen sinüs içinden bazen de boyun açılarak bağlanır.
  • Tanısal veya tedavi amaçlı anjiyografi veya embolizasyon yapılabilir.
  • Tekrarlayan burun kanamalarında, kanama noktasının ve altında yatan nedenin bulunması tedavi şeklini belirleyen ana unsurdur.

Ne zaman doktoru arayalım ya da acil servise başvuralım?

  • Eğer kanama durmuyorsa veya yeniden kanamaya eğilim gösteriyorsa
  • Eğer kanama nedeniyle yorgunluk ve halsizlik hissediliyorsa
  • Eğer kanamanız burun önüne kanamadan çok boğaz arkasına doğru oluyorsa

2017'nin renkleri



Pantone 2017’nin moda rengini belirledi. Rengi seçerken, “yaşadığımız dünyanın stresli ve gergin atmosferini” dikkate aldı.


Dünyadaki tüm renkleri bir araya toplayan Pantone şirketi, her yıl, yılın moda rengini açıklıyor. Pantone’ye göre 2017’nin rengi, yeşil.

Pantone Renk Enstitüsü’nün direktörü Leatrice Eiseman, Time’a yaptığı açıklamada, "Pantone nasıl bir dünyada yaşadığımızı biliyor: çok stresli ve çok gergin. Bu, umutlu olma rengidir” şeklinde konuştu.



Pantone geçen yıl rose quartz (pudra pembesi) ve serenity (gökyüzü mavisi) olmak üzere iki renk, önceki yıl ise marsala (bordo) rengini, yılın rengi olarak belirlemişti.

Pantone, daha önce yeşili seçmese de yeşile yakın renkler etrafında dolaşmıştı. 2003 yılında aqua sky (mavi tonu), 2005’te mavi turkuaz, 2010’da turkuaz ve 2013’te zümrüt renklerini belirlemişti.

İşte, yılın rengi yeşilin en güzel örneklerini taşıyan ünlüler...











Sanat sanat için midir?



'Sanat sanat içindir' düşüncesini savunanlar için, sanatın tek amacı vardır, o da sanatın kendisidir. Sanatın başka amacı olamaz. Başka amaca yönelen her eğilim sanatı öldürür. Sanat, ne kişisel ne de toplumsal yararı dikkate alır. Tek hedefı vardır: güzel biçimleri yaratmaktır. Herhangi başka amaca hizmet etmek, sanata yabancıdır. 

Bu eğilim, 'yararlı olan her şey çirkindir', diyecek kadar ileri gider.

'Sanat toplum içindir' diyen eğilim itiraz eder: 'Sanatı da sanatçıyı da yaratan toplumdur. Toplum olmasaydı sanat olmazdı. O toplumun bir parçası olan sanatçı da toplum için sanat üretir. Sanat, toplum içindir. Nasıl ki, 'bilim için bilim', 'felsefe için felsefe' olmazsa, 'sanat için sanat' da olamaz. Dünyada her şey insanlar için vardır. Sanat, topluma faydalı olursa bir değeri vardır. Topluma hizmet etmeyen bir sanatın değeri yoktur.

Şimdi karmaşık ve zor soruyla karşı karşıyayız: Bu iki karşıt anlayıştan hangisi doğrudur? Bu iki anlayış karşısındaki tavır ne olmalı? Peki bizim duruşumuz nedir? 

Marksist görüş, soruna bu ikilemin dışından bakar, bu ikilemin dışında bakalabileceğini de göstermiştir. Marksistler, bir sanatçıyı, dışa vurduğu duygu ve düşünceler yüzünden suçlamaz. Bir sanatçının neden şu ya da bu eğilimi savunduğunu inceler. Eğilimleri ortaya çıkaran koşulların nesnel bir analizini yapar.

Ünlü oyuncunun acı günü




Ünlü oyuncunun acı günü!
Ünlü oyuncu Önder Açıkbaş, önceki gün babası Recep Açıkbaş'ı son yolculuğuna uğurladı. Uzun süredir solunum yetmezliği tedavisi gören Recep Açıkbaş, yapılan tüm müdahalelere rağmen hayata tutunamadı.
SONRA OKU
Ünlü oyuncunun acı günü!
Deniz BOY
Baba Açıkbaş'ın cenazesi Bostancı Tatar Ağa Camii'nde kılınan öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Açıkbaş ailesini bu acı gününde dostları yalnız bırakmadı. Önder Açıkbaş, cenaze töreni süresince gözyaşlarına hakim olamadı.

Bizler de Big Mama Dergisi olarak ünlü oyuncuya baş sağlığı diler, kıymetli babasına Allahtan rahmet diliyoruz.

1 Mart 2017 Çarşamba

Yaşlılıkta hamilelik.




Son yıllarda kadının toplumdaki yeri ve önemi dramatik şekilde artmıştır. Mesleki ve eğitim ile ilgili hedefleri giderek önem kazanmıştır. Bir yandan güvenli, etkin ve kolay ulaşılabilir doğum kontrol yöntemleri bir yandan da küretajın yasallaşması ile kadınlar üreme fonksiyonlarını kontrol edebilme şansını yakaladılar. 1958 de Uluslararası Kadın Doğum Uzmanları ve Jinekologları Derneği (FİGO) 35 yaştan sonraki gebelikleri yaşlı gebelik olarak tanımlamışken, MESH Index Medicus için bu kavramı kadın sağlığındaki iyileşme ve yaşam beklentisinin uzamasını da göz önüne alarak 40 yaş üzerindeki gebelikler için kullanmıştır. Bütün bu faktörler ile “çağın gereği” de denilebilecek şekilde kadınlar ileri yaşlarda gebeliğe yönlenmektedirler.
40 yaşından sonra hamile kalan kadınlar daha çok normal yollardan mı yoksa tedavi sonucu mu hamile kalıyorlar?
Son 30 yılda birçok ülkede ilk doğum yaşı 20’li yıllardan 30’lu yaşlara kaymıştır. 1980’li yıllara kıyasla 2000’li yıllarda 30 yaşın üzerinde ilk doğum oranı üç kat, 35 yaşın üzerinde 6 kat ve 40 yaş üzerinde 15 kat artmıştır. Yaşla birlikte doğal yollar ile gebelik şansı azalmaktadır. 20 yaşında doğum kontrol yöntemi kullanmayan, düzenli ilişkiye giren ve çocuk isteyenlerin yüzde 20’si başarıya ulaşıyor. Bu oran 30 yaşında yüzde 15′e ve 35 yaşında yüzde 10′a iniyor. 40 yaşında ise bu oran yüzde 5′e iniyor. Üremeye yardımcı (tüp bebek gibi) tedaviler ve özellikle yumurta bağışı ile başkasının yumurtası kullanılarak gebe kalabilme sayesinde menopoza yakın, menopoz sonrası hatta yaşlılıkta gebelik mümkün hale gelmiştir. 40 yaştan sonraki çoğu gebelik üremeye yardımcı tedavilerin katkısı ile oluşmuştur. Menopoz sonrasındakilerin tamamı yumurta bağışı yolu ile gerçekleşmektedir.
40 yaşından sonra hamile kalmanın riskleri nelerdir?
Anne ve bebek açısından riskler artmaktadır. Anne adayının bedeninde gebelik esnasında olağanüstü denilebilecek ancak sağlıklı ve genç insanın tolere edebileceği ve uyum sağlayabileceği değişiklikler olur. Kalp damar sisteminden, solunum, böbrek, iskelet, meme, cilt ve jinekolojik organlar özellikle de rahim olmak üzere her organ sistemi etkilenir ve yükü artar. Örneğin vücudundaki kan miktarı %50 artar ve buna bağlı olarak kalbin yükü artar. Eğer sağlık sorunu yok ve organ rezervleri iyi ise bu dönemde sorun olmaz. Ancak sağlık sorunu var ya da rezervler az ise sorunlar başlar. Genel olarak gebelik en sağlıklı dönemde üstlenilmesi gereken yüce bir ödev. Oysa ileri yaşlarda ve özellikle 40 yaştan sonrası sistemik hastalıkların oldukça arttığı, organ rezervlerinin ise sınırlandığı dönemlerdir. Geç yaşta hamilelik diğer hastalıkları da tetikler, organ rezervlerinin sınırlı olduğu sistemik hastalıklar belirti vermezken gebelikte belirti verir ya da daha ağırlaşır. Örneğin kalp hastalığı olan kişi günlük yaşamını sürdürebilirken gebelikte hele 2. üç ay ile 3. üç ay arasında çok ağır tablo halinde hastalanabilir. Keza akciğer, karaciğer, böbrek hastalıkları içinde aynı durum söz konusudur.
Hem anneyi hem bebeği nasıl etkiler?
Anne açısından önceden var olan diyabet ya da hipertansiyon gibi hastalıkları ağırlaştırır, yaşlı gebede gençlere kıyasla hipertansiyon, preeklampsi, kalp-damar hastalıkları, diyabet gibi sorunlar daha fazla görülüyor. En önemlisi anne ölüm riski gebelikte yaşla artıyor. 20–24 yaşlara göre 35 yaşın üzerinde rölatif risk yaklaşık 5-14 kat fazla (yüz binde 20’lerden 140-150’lere kadar artmaktadır). Geçirilmiş infeksiyon, ameliyat tüp bebek uygulamaları ile gençlere kıyasla dış gebelik riski artıyor. Dış gebelik dünyada halen anne ölümlerinde en ön sıralarda yer alan nedenler arasındadır. Hamileliğin özellikle 3. evresinde plasentanın erken ayrılması ve plasentanın önde olması sıklığı da kanamalarda artışa yol açar.
Bebek açısından bakıldığında ileri yaş gebeliklerde genetik problemlere bağlı olarak genç gebeliklerine kıyasla çok artarak düşük riski %30’lara kadar çıkar. Ayrıca bebeği besleyen eşin (plasenta) kanlanma problemlerine bağlı olarak besleme sorunları bebeğe yansır; yaşayabilme sınırı öncesi doğumlar, erken doğum ya da gebelik haftasına göre gelişme geriliği olan bebekler, ölü doğum oldukça artar. Anne yaşı ile birlikte bebek açısından en önemli risk artışı mongol çocuk doğurma olasılığının artmasıdır. Mongolizm görülme sıklığı anne yaşı ile beraber artar. Bu risk, anne 20 yaşında iken 10 binde 1, anne 35 yaşındayken binde 3, anne 40 yaşındayken ise yüzde 1′dir. Mongolizm ve başka kromozomsal anormalliklerin yaşlı annelerde daha sık olmasının nedeni annenin yumurtalarının yaşlanması ve zaman içinde zararlı madde, kimyasal, röntgen ve enfeksiyonlara daha çok maruz kalması olarak değerlendirilmektedir. Yaşla birlikte ve üremeye yardımcı tedavilerin katkısı ile bir yanda çoğul gebelikler artar bu da erken doğumun en önemli nedenidir. Bebek hastalıkları, ölümü ve yoğun bakımda kalarak maliyet artışı açısından erken doğum en önemli etkendir.
40 yaşından sonra hamile kalan kadınlar hamilelikleri boyunca nelere dikkat etmeliler, nasıl beslenmeliler, hamilelik nasıl takip edilmeli?
Sadece yaş faktörü nedeni ile 40 yaş sonrası gebelikler “riskli gebelikler”dir. Diğer ek hastalıklar ya da gebelikte eklenen problemleri de göz önüne aldığımızda bu gebelerin tercihen riskli gebelikle uğraşan merkezlerde multidisipliner bakışla sıkı izlenmeleri, beslenme, giyim ek destek açısından çok dikkatle yönlendirilmeleri ve gebenin de bu kuralları çok sıkı uygulaması gereklidir. Örneğin yemeklere ilave tuz serpmeyin denildiğinde, günde 15-20 zeytin yiyerek kaçamak yapılmamalıdır.
40 yaşın üstünde doğum yapmanın ne gibi zararları vardır, anneyi ne gibi sıkıntılar bekliyor? 40 yaşından sonra hamilelik geçiren kadınların doğumu nasıl geçiyor? Daha genç birinin doğum yapmasıyla 40 yaşında doğum yapan bir kadın arasında farklılıklar var mıdır?İleri yaş hamileliklerinde annenin kronik hastalıkları, rahim içi gelişme geriliği, preeklampsi gibi durumlar, plasenta fonksiyonunun bozulmasına bağlı olarak fetüsün stres altında olduğu ve kendi kendine durumu düzeltme çabalarının yetersiz olduğu sıkıntılı durum ve yeni doğan oksijen eksikliği gibi nörolojik işlev bozukluklarına veya bebeğin ölümüne kadar gidebilen sonuçlar doğurabilir. İleri yaşta ilk hamileliğini yaşayan anne adaylarının doğum eyleminin tüm aşamaları daha genç hamilelere göre daha uzun sürer. Ayrıca hamilelerde iri bebek sıklığı ve doğumda omuz takılması riski artış gösterir. İleri yaş hamileliklerinin hemen hemen tamamı sezaryen ile sonlandırılır ki bu günümüzde sezaryen oranı artışında önemli bir faktördür. İleri yaş annenin doğum yükü, doğum sonrası hızlı bedensel değişikliklere uyum zorluğu, sistemik ek hastalıklar ve anestezik problemlerin artışı gibi genç anne adayına kıyasla doğuma bağlı komplikasyonları artar. Normal doğum açısından ileri yaş annenin doğum yolu yapıları gençlere kıyasla daha az esnek olduğu için yırtık, kanama, ileride idrar kaçırma vb. problemler daha fazladır.

VE BEKLENEN SON!

Katty Perry ve Orlando Bloom ayrıldılar.

Birlikte yaptıkları basın açıklamasında 'rüya gibi bir 10 ay' dan sonra ayrılma kararı aldıklarını belirttiler. Ayrıca eski aşıklar oscar ödülleri gecesinde kırmızı halıda birlikte yürümeyerek ikişkilerine tam olarak nokta koyduklarını medyaya bu vesileyle de göstermiş oldular.

Tarihteki ünlü eşcinseller

PLATON
“Tanrıların, herkesten çok onur verdikleri ölümlü, Thetis’in oğlu Aşil’di. Onu, Kutsanmışların Adası’na yolladılar… Sevgilisi Patroklus’a olan sadakatinden dolayı, tereddüt bile etmeden ölmeyi -onu kurtarmayı değil, onun öcünü almayı tercih etmişti, çünkü Patroklus zaten ölmüştü. Tanrılar hayranlık içindeydiler; sevgilisine öyle çok değer vermişti ki, onu böylesi onurlandırdılar.” -Sempozyum
BÜYÜK İSKENDER (d. M.Ö. 365)
Makedonya Kralı ve Asya’nın büyük bir bölümünün fatihi, gerçek bir askeri deha. Aynı zamanda tarihin en intikamcı kraliçelerinden biri. Sevgilisinin hayatını kurtaramayan bir doktoru çarmıha gerdirtmiş, iç oğlanlarından biriyle alay eden yüksek sınıftan bir hükümet görevlisini idam ettirmişti.
GAİUS JULİUS CAESAR (d. M.Ö. 100)
Cicero’nun anlattığına göre, Bithynia (Bolu) Kralı’nın yatak arkadaşı olduğu ortaya çıkınca halkın gözünden düşen Roma İmparatoru. Söylenceye göre, Kral öldüğünde krallığını Roma İmparatorluğu’na bırakmış. Sezar döneminde ergenlik çağındaki çocukların dışında yapılması uygun görülmese de, “ters ilişki” sonradan ters karşılanmamaya başlamış, hattâ ünlü bir tarihçi “Roma halkı tersten sevişmeyi çok sevdiği için kendi adını tersten okuyarak ‘Amor’, yani aşk yapmıştı” iddiasını ortaya atmıştı.
İMPARATOR HADRİAN (d. M.S. 76)
Yaşlanmaktan ve güzel görüntüsünü kaybetmekten korkarak kendini boğarak öldüren muhteşem Antonius’un sevgilisi Roma İmparatoru. Hepimiz bu durağa uğradık. Hadrian gerçek bir servet harcayarak oğlanın adına bir şehir inşa ettirmişti. (Hadrianopolis – Edirne).
ASLAN YÜREKLİ RİŞAR (d. 1157)
Askeri mahareti ve yiğitliğiyle tarihe geçen İngiltere Kralı. Aquitaine Dükü iken Fransa Kralı Philip ile belgelenmiş bir aşk ilişkisi vardı. Daha sonra evlenmesine rağmen hiç çocuğu olmadı. Hattâ evliliği kilise tarafından ancak ölümünden sonra tanındı. Bunun için dul eşi Papa’ya dava açmak zorunda kalmıştı.II.
EDWARD (d. 1284)
Evli olmasına rağmen uzun süreli iki erkek arkadaşı olan İngiltere Kralı. Erkek arkadaşlarından biri Pier Gaveston, diğeri ise Hugh leDespanser’ydi. LeDespanser, eşcinsel olduğu için önce hadım edildi, ardından da başı kesilerek öldürüldü. Edward ise kızgın demire oturtuldu. Bunu evde denemeyin.
LEONARDO DA VİNCİ (d. 1452)
İtalyan mucit, ressam, rivayete göre asistanlarını görünüşlerine göre kiralayarak eshcinsel çalışma ağının öncülüğünü yapan gerçek Rönesans adamı. Homofobik eleştirmenler “Mona Lisa”nın aslında kadın kıyafeti girmiş bir erkek olduğunu ileri sürerler. Kötü kıyafet. Varını yoğunu iki erkek asistanına bıraktı.
MICHELANGELO BUONARROTI (d. 1475)
İtalyan heykeltıraş, ressam ve bilim adamı. Cinsel eğilimini yüzyıllar sonra “Sevgili Abby”‘de açıkladı. Eserleri arasında Davud, Peta ve Sistine Kilisesi dışında sevgilisi Tommaso Cavalieri’ye yazdığı aşk soneleri de sayılabilir.
WILLIAM SHAKESPEARE (d. 1564)
Oyun yazarı ve şair. “Tutkun(m)un ustası” olarak nitelendirdiği bir adama aşk soneleri yazmıştır. Shakepeare’in eğilimleri tartışmaya açık olsalar da eşcinsel olmayan birinin Bir Yaz Gecesi Rüyası’nı yazması da zor gibi…
VOLTAIRE (d. 1694)
Fransız yazar. Büyük Frederick ile aralarında bir-sevgi-nefret ilişkisi olduğu iddia edilir. Ters ilişkinin (sodomy) şiddet eşliğinde değilse yasa dışı olmaması gerektiğini yazmıştı. Yine de, bir arkadaşı ikinci kez eşcinsel ilişkiye girmekten söz ettiğinde arkadaşını şöyle yanıtladığı rivayet edilir: “Bir kez felsefeci, iki kez ters ilişki yanlısı”.
BÜYÜK FREDERICK (d. 1712)
Prusya Kralı. Gençken sevgilisi Hans von Katte ile saraydan kaçmış, ne yazık ki durumu onaylamayan babası tarafından yakalanmıştı. Baba, sevgiliyi öldürtmüştü. Frederick, şaşaalı sarayı Sans-Souci’de* erkek sevgilisine aşk şarkıları yazmıştı.*(sans-souci: dertsiz, tasasız)
ALEXANDER HAMİLTON (d. 1755)
İlk Amerika Maliye Bakanı. George Washington ile vatanseverlikten başka bağları olduğu da söylenir. Kim olduğu bilinmeyen John Laurens adlı kişiye şöyle mektupları da vardır: “Dilerdim ki sevgili Laurens, sözlerle değil, hareketlerimle seni sevdiğime ikna edecek güç ellerimde olsaydı”. Pek dokunaklı.
JAMES BUCHANAN (d. 1791)
Amerika Birleşik Devletleri’nin on beşinci başkanı; Beyaz Saray’ın tek bekârı. Yirmi yıl boyunca oda arkadaşı Senatör William Rufus DeVane King oldu. King’i dönemin yazarları ve önceki başkanlardan Andrew Jackson, “Miss Nancy” veya “Rüküş Teyze” diye anardı.
HANS CHRISTIAN ANDERSEN (d. 1805)
Danimarkalı peri masalı yazarı. Önce terzi olmak istedi, sonra fikir değiştirip opera sanatçısı olmaya karar verdi. Sonunda yaşlı bir şairin kanatları altında masallarını yazmaya başladı.
HERMAN MELVILLE (d. 1819)
Amerikalı yazar. En ünlü eserleri “Güzel Denizci” ve “Moby Dick”tir. Moby Dick’te iki erkek karakter, Ishmael ve Queequeg yatakta beraberce güzel vakit geçirirler. Melville’in, kesinlikle eşcinsel olmayan ve tavizsiz Nathaniel Hawthorne saplantısı vardı. Hawthorne’un Eski Bir Evin Yosunları adlı kitabını okuduktam sonra Melville şöyle yazmış: “Daha şimdiden bu Hawthorne’un filizlenen tohumlarını ruhuma attığını hissediyorum. Genleşiyor ve daha da derinlere iniyor; onun hakkında düşündükçe ve umutlandıkça New England köklerini Güneyli ruhumun ateşli topraklarında git gide daha derinlere sürüyor”. Herman, soğuk bir duş alsan iyi olacak.
WALT WHITMAN (d. 1819)
Bizlere “Elektrik Vücudun şarkısını Söylüyorum”u armağan eden Amerikalı şair. “Gün Kapanışını Duyduğumda” şiirinde Whitman hayatının en mutlu anını “en sevdiğim yanımda, serin gecede benimle aynı örtünün altında uzanıp uyuyordu… kolu hafifçe göğsümün etrafında yatıyordu… İşte o gece mutluydum” diyerek anlatıyor.
HORATIO ALGER (d. 1832)
Birleşik Kilise’nin yalnızca bir kez seçilebilen başkanı. Sonradan yazar oldu ve genç erkekler için yazdığı kitaplarla tanındı. Oğlanlara olan ilgisi yüzünden, doğum yeri olan Brewster, Massachussets’ten kovuldu. New York’a gittiğinde, birkaç genç adamı “gayrı-resmi olarak evlat edindi”. İlk kitabının adı “Paralanmış Y..ak”tı.
PIYOTR ILYCH TCHAIKOVSKY (d. 1840)
Fındıkkıran, Uyuyan Güzel ve Kuğu Gölü’nün bestecisi. Zaten sadece bir eşcinsel “Su Perisinin Dansı”nı yazabilirdi. İstemeyerek evlendiyse de, ilgisizliği yüzünden eşi önce bir “macera” yaşadı, ardından da bir hastaneye kapatıldı.
OSCAR WILDE (d. 1854)
İrlandalı yazar ve “dava şehidi”. Fiili livata (ters ilişki) suçuyla hapse atıldı. Bir yazar tarafından “kendi çizgisini sürdürenlerin koruyucu azizi” olarak tanımlanan Wilde, eserleri dışında çizgi dışı yorumlarıyla da ünlenmiştir. Başkalarının davranışlarını benimsemekten hoşlanmayan Wilde, bir keresinde şöyle demişti: “Ahlaklılık, basitçe, kişisel olarak hoşlanmadıklarımıza karşı takındığımız tavırdır”.
SIGMUND FREUD (d. 1856)
Psikolojinin babası. Sevgilisi Berlin’li doktor Wilhelm Fliess’ti. Froydiyen dil sürçmesinin özel bir anlamı da olabilir tabii…
WINSTON CHURCHILL (d. 1874)
Açıkça eşcinsel olmadığı kesin olan Churchill, kendine gençliğinde erkeklerle ilişkisi olup olmadığını soran W. Somerset Maugham’a şöyle yanıt vermiş: “Doğru değil! Fakat bir defasında merak ettiğim için bir erkekle yatağa girmiştim.” Maugham nasıl olduğunu sorduğunda ise şöyle demiş: “Müzik gibiydi”.
W. SOMERSET MAUGHAM (d. 1874)
İngiliz oyun yazarı, romancı, kısa öykücü. Hayatının en büyük hatasını şöyle itiraf ettiği söylenir: “Dörtte bir normal, dörtte üç eşcinsel olmama rağmen, kendimi tam tersine ikna etmeye çalışıyordum”.
COLE PORTER (d. 1891)
Amerika’nın en büyük şarkı yazarlarından biri. “My Heart Belongs to Daddy (Kalbim Babama Ait)” gibi şarkı isimleri onu arada bir ele verirdi: “Ama eğer, bebeğim, ben alttaysam, sen de üsttesin”.
J. EDGAR HOOVER (d. 1895)
FBI başkanı ve part-time travesti. 44 yıl boyunca Clyde Tolson ile beraber oldu. Bu başarıya rağmen, Hoover acayip bir adamdı, onunla pek gurur duymayız.
RUDOLPH VALENTINO (d. 1895)
“Doğanın kayırdığı” söylenen film yıldızı ve Kazanova. Günlüğüne şöyle yazmıştır: “Çok güzel bir oğlan beni bir çeyrek saat kadar izledikten sonra Opera’nın dışında karşı karşıya geldik… Onunla evine gittim. Vahşice tutku doluydum… Şafağa dek kaplanlar gibi aşk yaptık.
TENNESSEE WILLIAMS (d. 1911)
“İhtiras Tramvayı”, “Camdan Köşk”, “Kızgın Damdaki Kedi” oyunlarının ünlü yazarı. Açıkça eşcinsel olan ilk Amerikan ünlüsü olarak anılan Williams, anılarında şöyle yazmıştır: “İçinde hem saf, hem de saf olmayan bir çok büyük zevk anları olan göze çarpacak kadar talihli bir hayat yaşadım”.
WILLIAM S. BURROUGHS (d. 1914)
“Çıplak Yemek” yazarı. İnanılmaz bir servetin varisiydi. Biseksüel ve acıklı bir hayat yaşadı. Giyom Tel’i oynamak isterken karısının kafasındaki şampanya bardağını ıskaladı. Bardağa bir şey olmadı.
JAMES BALDWIN (d. 1924)
“Git Bunu Dağda Söyle”nin Afrika-Amerikalı yazarı. 1956’da yazdığı “Giovanni’nin Odası” adlı romanı eşcinsel aşkı işliyordu ve bu ad hemen gizli eşcinselliğin karşılığı oldu. Bu ad, daha sonra Philadelphia’da eşcinsel bir kitabevi’nin adı oldu.
GORE VIDAL (d. 1925)
“The City and the Pillar” (Kent ve Tuz) adlı romanın yazarı. Ben Hur’un senaristi olan Vidal, bu romanda eşcinsel bir adamı, “Myra Breckenridge”de de bir transseksüeli işlemiştir. İlk yattığı kişinin bir erkek mi yoksa bir kadın mı olduğu sorulduğunda “Bilmiyorum, soramayacak kadar naziktim” diye yanıtlamıştı.
EDWARD ALBEE (d. 1928)
“Virginia Woolf’tan Kim Korkar” adlı oyunun yazarı. Bu oyunda yürümeyen bir evlilik anlatılmaktadır. Bazı eleştirmenler, oyunun aslında eşcinsel ilişkileri anlattığını, kadın karakterlerin de kadın kılığındaki erkekler olduğunu iddia etmişlerdir. Biz de Elizabeth Taylor’un berbat bir peruğu olduğunu düşünmüştük.
DAVID KOPAY (d. 1942)
San Francisco 49ers, Detroit Lions, Washington Redskins, New Orleans Saints ve Green Bay Packers takımlarında beysbol oynayan Kopay, kendi isteğiyle cinselliğini açıklayan ilk sporcudur. Keşke başka sporcular da dolaplarını açık tutsalar.Federico Garcia LORCA – İspanyol Şair ve Oyun YazarıÖzellikle “Yerma”, “Kanli Dügün” ve “Bernarda Alba’nin Evi” adli oyunlari ve yalin fakat güçlü imgelemlerle dolu siirleriyle taninan ve bu oyunlari hala sahnelenmeye devam eden yazar, 1936 yilinda Franco’nun askerleri tarafindan kursuna dizilerek öldürülmüstür. Dönemin sanat çevrelerinde Salvador Dali’ye olan büyük fakat karsiliksiz askiyla taninmistir. Salvador Dali’nin bir röportajinda “Erotik ama ben karsilik vermedigim için trajik bir askti,” dedigi bu iliski, tek tarafli olarak sairin ölümüne dek sürmüs; karsilik bulamayan sair yasaminin sonuna kadar tutkulu eshcincel asklar yasamistir. Salvador Dali ölümünden kisa bir süre önce yaptigi bir açiklamada, Lorca’nin kendisiyle iki kez escinsel iliskiye girmek istedigini, fakat kendisinin reddettigini söylemistir.